Bütünsel Olguculuk (Mustafa Özcan, 25 Eylül 2019)

Bütünsel Olguculuk 

(Homo sapiens’in Kültürel Evrimi İçin Holistik Bir Model Çerçevesi -ıı-)
Materyalist holizm (maddeci bütünsellik) olarak da bilinmekte olan bütünsel olguculuk (holistik pozitivizm) mekanistik görüşün karşıtı olan epistemik bir tezdir. Diğer bir deyişle de, evreni anlamaya yönelik olarak bilimsel temel oluşturmayı amaçlayan bir bilim felsefesidir.

Özellikle yirminci yüzyılın başlarındaki bazı holizm biçimleri, özellikle de Almanya’da Ludwig von Bertalanffy [1901-1971] ve Jakob von Uexküll [1864-1944] ile Fransa’da Pierre Teilhard de Chardin tarafından ortaya atılanlar, idealist ve mistik bir niteliğe sahip iken pozitivist (olgucu veya sağın bilimselci) yaklaşımlı bütünsel olgucu (holistik pozitivist ) görüşler ‘60’lardan sonra yaygın hale gelmiştir (*).

Bütünsel pozitivist görüşe göre, organizmalar veya daha genel bir deyişle atomlar ve molekülerden organizmalara ve popülâsyonlara dek karmaşık olan herhangi bir sistem, gerçekten de yalnızca nesnel varlıklar şeklinde olsa da çok sayıdaki karmaşıklık düzeyinde bulunan parçaların etkileşimi ile oluşan öz-örgütlenmeler sonucunda beliren ve ancak parçalarda bulunmayan özgün bazı özellikler gösterir.

Bütünsel düşünürlere göre mekanistik bakış ise herhangi bir sistemin bileşenlerinin yalnızca izole edilmiş özellikleri yönüyle tanımlamakta, ancak parçalar arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan (beliren) özellikleri tanımlamamaktan dolayı eksiktir.

Bu gibi etkileşimlerde yeni türeyen özellikler “beliren özellikler” olarak bilinir ve yalnızca tek tek parçalardan daha yüksek bir organizasyon düzeyini, yani, parçalar arası etkileşimler ile ortaya çıkan daha yüksek düzey bir karmaşıklık durumunu ifade eder.

Bir hücre, izolasyonda (bir kültür tabağında) belirli işlevleri yerine getirebilir; ancak bir dokunun parçası olarak yapılandığında birçok farklı işlevi (bir grup benzer hücre grubu) olan daha yüksek bir organizasyon düzeyini temsil eder.

Örneğin tekil sinir hücreleri uyardıklarında, yani aracı nöro-transmiterleri serbest bıraktıklarında, sadece depolarize olur ve böylece işlevi olmayan nöronlar olarak kalır; ancak bir sinir ağına entegre durumda iken ise, söz konusu karmaşık sistemde ortaya çıkacak olan koordineli bir kas kasılması veya düşünce oluşması gibi özellikleri olan karmaşık sonuçlara yol açan başka bir dizi nöronu uyarma işlevi görür.

Sonuç olarak belirtmek gerekirse bütünsel olgucular doğaüstü veya metafiziksel (fizikötesi) açıklamaları kabul etmez, sadece karmaşık sistemlerin kendi parçalarının toplamından daha fazla olduğu konusundaki tezlerini ısrarla savunurlar.

Mustafa Özcan (26 Eylül 2019)
______________

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.