SİSTEM TANIMI ve GENEL SİSTEM TEORİSİ (Tarık Akın, 25 Eylül 2018)


SİSTEM TANIMI

Sistem kelimesi, kullanıldığı bilim dalına göre değişik anlamlar içerir. Örneğin termodinamik biliminde enerji-güç bağlantılarını tanımlamak ve reel sistemlerin verimini ideal sistemler yardımıyla belirlemek, bütün çevrimleri fizik ile kimya yasalarına dayandırarak girdiler ile çıkan ürün arasındaki bağlantıları tarif etmek amacıyla sistem kabulleri yapılır. Elektronikte ise girdilerin ve çıktıların sinyallerden ve bilgilerden oluştuğu sistem tarifleri yapılır. Fiziksel sistemler dışında; felsefede dizge anlamında kurulmuş sistemler, sosyoloji ve ekonomi alanında ise insan gruplarını veya işletmeleri, çevresiyle ilişkiler bağlamında tarif eden ve bu etkileşimi irdeleyen sistem tarifleri vardır.

Hangi bilim dalına göre olursa olsun genel olarak sistem kavramı; içinde bulunduğu ortam ile ilişki içerisinde, kendini oluşturan elemanların birbirleri ile etkileşim içinde olduğu, sonuç olarak dışardan alınan materyal, enerji, sinyal veya bilgi ile bir ürün ortaya çıkaran ve bunu kendi başına (otonom) yapan mekanizmalardır.
ŞEKİL: SİSTEM YAPISI VE BİLEŞENLERİ

  
GENEL SİSTEM TEORİSİ
Sistem kavramının bu kadar geniş kapsamda kullanılması ile; tüm sistemlerin ortak özelliklerinin belirlenerek bir temele oturtulması ihtiyacı doğmuş ve Avusturya’lı biyolog Bertalanffy tarafından “Genel Sistem Teorisi” ortaya çıkarılmıştır.
Bu teoriye göre önce sistemler varoluş şekline göre “doğal sistemler” ve “soyut sistemler” olarak, sonra da işlevsellik özelliklerine göre “statik” ve “dinamik” olarak sınıflandırılmıştır.
GENEL SİSTEM TEORİSİNE GÖRE SİSTEMİN ANA UNSURLARI
Genel sistem teorisine göre bir sistemde olması gereken asgari yapısal ve işlevsel unsurlar, her bir sistemin sahip olması gereken ortak unsurlar olarak aşağıda sıralanmıştır:
ŞEKİL:SİSTEMİN ANA UNSURLARI
  

a)    Her bir sistemin içinde bulunduğu ortam ile sınırları vardır ve bu sınırlar üzerinden ortam ile materyal, enerji, sinyal ve bilgi alışverişi sağlanır.
b)    Sistemler sınırlar üzerinden aldıkları girdileri sistem bünyesinde operasyona tabi tutup, operasyon ile ortaya çıkan ürünü yine sistem sınırları üzerinden içinde bulundukları ortama verirler. Girdiler ve ürün de dahil çıktılar arasında matematiksel ilişki vardır, çıktılar girdilerin fonksiyonlarıdır.
c)    Sistem içerisinde elemanlar bulunur. Bu elemanlar arasında da matematiksel ifade edilebilen ilişkiler ve etkileşimler vardır. Çekirdek elemanlar olarak adlandırılma, bir önem sırasını değil,   bu elemanlar arasındaki ilişkinın basit matematiksel bağıntılar ile ifade edilebileceğini, diğer elemanların ilişki ve etkileşimlerinin, dolaylılık nedeniyle ancak üst dereceden matematiksel bağıntılar ile ifade edilebileceğini vurgular.
d)    Sistemler otonomdur, yani yürütmekte oldukları; girdiler, çıktılar ve sistem elemanları arasındaki ilişki ve operasyonları tamamen dışardan müdahale olmadan , bağımsız olarak gerçekleştirirler. Sistemler otonom olmalarına karşılık autark değildirler, yani devamlılık ve sürdürülebilirlik için kendi başlarına yeterli olmayıp, içinde bulundukları ortama bağımlıdırlar.
e)    Sistemlerdeki her bir operasyon, süreçlerin kayıpsız geri dönüşlü (tersinir) olmamasından dolayı, sistemde entropi artışına neden olur ve bu yüzden tüm sistemlerin etkinlik süreleri sonludur. Sistemlerdeki etkin olma durumunun olabildiğince uzun olması ve yıkıcı dış etkilere karşı koyması için. Tolerans mekanizmaları geliştirilmiştir. Toleranslar genelde iki aşamalı çalışır. Birinci aşamada, sistemi tehlikeye düşürecek yıkıcı güçleri elimine etmek için rezerv olarak saklanan; materyal, enerji ya da mekanizmalar devreye sokularak savunma yapılır. Ancak bazı durumlarda yıkıcı güçleri elimine etmek için mevcut rezervler yeterli olmazlar. Bu durumda ikinci aşama tolerans mekanizması devreye girer ve tolerans rezervlerinin yükseltilmesi işlevi başlar. Bu yapısal bir değişim anlamına gelir. Ancak canlılarda tüm yapı mevcut DNA kodları ile belirli ve değişmez olduğu için, ikinci aşama tolerans mekanizması sistemi kurtaramaz ve doğal seçilim devreye girerek tolerans seviyesi yüksek olanların hayatta kalmasını ve böylece sistemin evrimini sağlar.
f)     Sistemlerin içinde bulunan elemanlar da çoğu zaman bir alt sistemdir. Bu durumda üst sistem, alt sistemlerin bir toplamı olarak ve alt sistemlerin karakterlerinden bağımsız olarak, operasyonları yürüten otonom bir yapı olarak kendini gösterir. Örneğin insan; beden ve zihin alt sistemlerine eleman olarak sahip olan bir üst sistemdir. Beden ve zihin insan sisteminin alt sistemi olmalarına rağmen; beden solunum, dolaşım, üreme vs alt sistemlerinin üst sistemi; zihin de algı, düşünme, hissetme vs. alt sistemlerinin üst sistemidir.
Sistemlerin içiçeliği artıkça kompleks yapısı ve karmaşıklığı daha üst seviyelere doğru artış gösterir.
  
Tarık Akın (25 Eylül 2018)


Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.