Holistik Bilim İçin Kırk Deneme (III) (Mustafa Özcan, 28 Eylül 2013)

Holistik Bilim İçin Kırk Deneme (III)
Bu üçleme şeklindeki dizinin daha önceki iki yazısı şimdiye dek KDP Bloğunda yayımlanmış holistik bilimi tanıtan 40 çevresindeki denemenin mahiyetini açıklamak ve anlatımın bütünselliğinin tamamlanması bakımından eksik olan yanının anlaşılması içindi.

Şimdi üçlemenin sonuncusundaysa holistik bilimin 40 denemelik bir dizi şeklindeki bu söz konusu anlatısında belirlenmiş olan eksik olan yanın ele alınmasında uygulanabilecek bir programın nasıl olması gerektiği üzerinde durulacaktır.

Konuya genel olarak bakıldığında insan bilimleri ve felsefe, fen ve doğa bilimleri, sosyal ve antropolojik bilimler kökeninden gelen kimi düşünürlerce modern bilimin 21. Yüzyılda nasıl bir yön alacağı sorusuna cevap aranırken gelecek betimlemesine dayalı pek çok taslam (model) oluşturulmuş, çeşitli görüşler ileri sürülmüş ve de sayısız öngörüde bulunulmuştur.

Ancak bu ele alışların nerede ise tamamındaki irdelemelerinin yöntemsel temelinde her zaman geleneksel analitik yaklaşımın benimsemiş olduğu kolayca görülmektedir.

Öte yandan söz konusu bu incelemelerde elde edilen cevapların yetersizliğinden konuya bakış veya ele alıştaki kapsam (içerik) genişliğinin etkisi ve burada kullanılması gerekip de uygulanmayan “tümdengelimsel-tümevarımsal yöntem” ile doğrudan bağlantılı olduğu da ayrı bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu bakımdan, içerik yönüyle holistik, yöntem yönü ile ise diyalektik yaklaşımlı olma şeklindeki ortak bir tarzı benimseyen irdelemelerin buradaki eksik yönü tamamlayan, bu açığı kapatan cevaplar olacağını, ve buradan hareketle bir araştırma programının geliştirilebileceğini belirtmek yanlış olmaz.

İşte bilim denilen bu heyula konu daha önce 40’lık dizinin çeşitli yazılarında açıklanmış olan HAK, “Herşeyi Anlayan Kuram” diye ifade edilen bu mantıksal çerçevede ele alınarak holistik bilim mahiyeti ile irdelenmelidir. Böylece 21. Yüzyılın yakın geleceğinde hangi büyük resmin daha yüksek bir olasılıkla “kuramsal maksim” durumunu açıklayacağı sorusuna cevap verebilir.

Bu durumda holistik bir ilerleme programının gerektiği ile konu ele alınıp irdelendiğinde şöyle bir gelişme akışının var olması ve gereğinde dirije edilmesi halinde istenen ve beklenen sonuca varmanın olanaklı olacağı düşünülmektedir:

.Bilimler giderekten birbirlerine bağlanacaklar, daha entegre olmuş bir hal alacaklardır; diğer bir deyişle interdisiplinerlik ve transdisiplinerlik artacaktır.

.Bu alt bilim kümeleri arasında ilk başta oluşacak çelişik yapılaşmalar zamanla omnidisipliner yapıdaki bir bütünün ortaya çıkmasına yol açacaktır.

.Başlangıçtaki bu modüler yapısallığın bu ilk aşamasında evrim ve ekoloji bağlamında  ”sistemler ekolojisi” içeriği belirleyen çoklu disiplin, kaos ve karmaşıklık bağlamında ise “karmaşık adaptif sistemler kuramı” ilişkileri belirleyen çoklu disiplin olacaktır. Yani, kaos ve karmaşıklık sistem arası arayüzü olarak ilişkiler ağının dış sınırlarını belirlerken, evrim ve ekoloji bileşenler arası akışı ve hiyerarşiyi tanımlamakta kullanılacaktır.

.Disiplinler arası ve ötesi özlerin bir araya gelişiyle ortaya çıkan “meta esans” ve bu kapsamdaki “ilkesellikler” ise HAK adıyla tanımlanarak mantıksal (kuramsal) çerçeve şeklinde bir araya getirilmiştir.

.En sonunda da bilimsel dizgenin bütünündeki yapıyı bileşenler ve ilişkiler bağlamında birlikte açıklayabilmek içinse ”Bilimlerin Periyodik Sistemi” şeklindeki mega ele alışlı bir yaklaşım önerilecektir.

Mustafa Özcan (28 Eylül 2013)



Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.